Belli nisbîlik ve izâfîliklerden sonra, farklı bir ufuktan bir kere daha “âşık” diyoruz: Birine gönlünü kaptıran ve derin bir alaka ile mahbuba bağlanana âşık deniyor ki, böyle bir aşkın cismânî ve nefsânî olanına “aşk-ı mecâzî”; içten gelen aşka “aşk-ı derûnî”; ideal aşka “aşk-ı eflâtûnî”; Allah aşk u iştiyakına da “aşk-ı ilahî” diyegelmişlerdir.
Âbidin değişik seviyelerdeki ibadeti zühdle taçlandırıldığında aşk-ı rabbânî istikametinde önemli bir adım atılmış olur. Zühd, dünyadan el-etek
...
See More
çekmek ise, zâhid, kendi ile Mahbûb-u Hakîkî mabeynindeki bir kısım engelleri ubûdiyet ve ubûdetle aşmış olur. Bu engeller aşılmadan Hakk’a aşk ufku ya hiç duyulup sezilmez veya sisli-dumanlı görülür. Zira dünya ve mâsivâ, insanın nefsine bakan yönüyle Hak aşkına karşı ciddi bir mâni sayılır.